Derya Akarslan

… Kalem Kuklası’da derler.

  • ANASAYFA
  • KİTAP
  • PSİKOLOJİ
  • GEZİ
  • İZLEDİKLERİM
    • KORE DİZİ
    • ANİME&MANGA
    • TİYATRO
  • DERİN KONULAR
    • Tesettür
    • İman
    • Varoluş Sancıları
  • ANILAR
  • İLETİŞİM

Tolstoy (1828-1910)

Tolstoy düşünür ve döneminin en önemli yazarlarından biridir. Tolstoy, kendi topluluğundaki övgülerden, pohpohlamalardan sıkılmış, hayatın gerçekte anlamını kavramak için sözde aydın kesiminden uzaklaşarak gerçeği bilimde, beşeriyette ve inançlarda arama yolculuğuna yönelmiştir.


Evet, “Bir Kore’dir tutturmuşlar, gidiyor. Gerçekten o kadar iyi mi, aslında bende merak ediyorum. Hangi diziyle başlasam acaba, hangisi güzeldir bilmiyor ki şimdi” diyorsanız eğer size yol göstermek amacıyla bir yazı yazmak istedim. Hadi vakit kaybetmeden başlayalım.


1. Boys Over Flowers(BOF)/2009




Bu dizi, çoğu Kore fanının “fan” unvanına nail olmasını sağlayan, size Kore’yi sevdiren, bu kadar tatlı insanlar mı bu Koreliler diye düşündüren; sevilmiş, sayılmış, efsaneleşmiş sıcacık bir dizidir. Imdb puanı 8,4 olan dizimiz 25 bölümdür. Konusu ise; Kore zenginlerinin gittiği okula, burslu fakir bir kız öğrencinin gelmesiyle başlayan olayları içerir. Sıkılmazsınız,harika bir dizidir kendisi. Bu diziye ne kadar iltifat etsem de doymayacağımı bildiğim için kısa kessem iyi olacak. 



Bugün anime tarihinin en iyi, en muazzam, en kadim serisine göz atmak istedik. Az çok anime izleyen birinin, adını duyduğu bir seridir Dragon Ball... Akira Toriyama'nın mangasına 1984’de başladığı ve 1995’de bitirdiği seri, bu zaman çerçevesinde 42 ciltten oluşan 520 chapter'lık bir sanat eseri haline dönüşmüştür.

Anime tarihi Dragon Ball ile başlar…

Bugün sadece ilk seriyi ele alarak başlıyoruz. 

Konusu;

Goku dağlarda tek başına yaşayan güçlü bir çocuktur. Dedesi uzun zaman önce ölmüş ve ardında 4 yıldızlı ışıltılı bir top bırakmıştır.
Bizim temiz ruhlu ana karakterimiz, dedesini o yıldızlı top sanmaktadır. Lakin bir gün Bulma adında ki bir kız ortaya çıkarak elinde ki topun 7 parçadan oluşan bir ejder topu olduğunu söyler.

Her kim 7 ejder topunu toplayıp Shenlong'u(ejderhayı) çağırırsa bir dileği gerçekleşecektir.



Bulma ile beraber dağ evinden ayrılan Goku’nun macerası tam olarak böyle başlar.Ama sanıldığı gibi topları toplamak o kadar da kolay değildir.

Toplar alelade insanların ulaşamayacağı şekilde dünyanın dört bir yanına dağıtılmıştır. Ve bu topları isteyen sadece Goku ve Bulma değildir.

 Seriyi kısaca özetlersek 7 top uğruna verilen dövüş ve savaşlar diyebiliriz.

Tavsiye Eder Miyim?

Seri uzun ve eski olduğu için çizimleri bazılarına itici gelebilir -1980 lerden bahsediyoruz- lakin 2016 Winter sezonunda, animelerdeki çizim ve grafiklere göre üst düzey bir performansı var. Korkmaya gerek yok, Dragon Ball animesi piramitler kadar eski olabilir ancak günümüz teknolojisiyle bile bu animenin üzerine çıkabilen yok.














Anime Künyesi

Adı: Zankyou No Terror
Tür: Psikolojik, Gerilim
Yapım Yılı: 2014
Bölüm Sayısı: 11
IMDB Puanı: 8.3

Uzun bir aradan sonra, yine ben, yine bomba gibi bir inceleme yazısı…

Serimiz 2 kafadarın Amerikan üssüne girerek atom bombası çalmasıyla başlıyor. İsimleri olmayan ve kendilerine NİNE ve TWELVE diyen henüz 17 yaşlarında iki Japon gencinin hayatlarını ve arkalarında bıraktıkları karanlık izlerini konu alır. Bu 2 genç, kendilerine SFENKS ismini takıp bir video çekerek sosyal paylaşım sitesine koyar. Videoda ülkenin bir yerinde(!) bomba patlatacaklarını, aynı zamanda bombanın nerede patlayacağını belirtirler.


Hayatımda en zor kabullendiğim cümleydi bu.

"İnsanoğlu çiğ süt emmiş fazla güvenme!"

Sancılı dönemlerimden biriydi, gündelik sıradan yaşamıma devam ederken biri söyleseydi eğer "Doğru Söylüyorsun" deyip geçeceğim bu cümle, öyle bir anıma denk gelmişti ki yutkunamamıştım, boğazımda takılıp kalmıştı. "Nasıl Yani?" dediğimde çok net değil mi bu cümle deyivermişlerdi.



  İnsanlardan uzaklaşmaya başlamıştım. Koşuyordum; bazen neden bu kadar çabaladığımı düşünüp derin bir nefes alarak duraksıyordum, kötü anların anısına yeniden deniyordum. Sonra belirsizlikler zinciri beliriyordu kafamda, bazen bu duyguya yenik düşüp hayatıma birilerini almışlığım oluyordu ama temkinliydim her zaman ki gibi. Deneme sürecimiz 1 sene diyordum adeta, senenin dolmasına yakın, gerçek yüzler ruhlarla birleşmeye başlıyordu.






Yakın zamanda Hayao Miyazaki'nin en iyi animasyon filmlerinden biri olan Spirited Away (Ruhların Kaçışı) filmini izledim.
 
Konusu: 
Spirited Away yeni bir şehre vardıklarında yanlışlıkla terk edilmiş bir parka gelip, buradan perilerin, hayaletlerin olduğu bir yere geçiş yapan 10 yaşındaki Chihiro Ogino'un hikayesini anlatıyor. Anne ve babasının perili kasabanın yemeklerinden yiyerek domuza dönüşmeleri Chihiro'nun onları kurtarma macerasının başlangıcı olacaktır. Hayaletlerin dünyasında kendine bir yer edinmeye çalışırken aynı zamanda ortaya çıkma riski de vardır.

Başrolde küçük kızımız Chihiro var. Ailesi taşınma kararı aldığında çok üzülen kızımız tüm sevimsizliğiyle yollara düşer. Babası da her zaman ki gibi o gün de formundadır. Taşınacakları evin yolunu kaybeder orman yoluna saparak kestirme bir yol bulmaya koyulur. Gizli bir geçide rastlayan ailemiz, merak dolu bakışlarıyla geçitte ilerleyerek yeşille semanın birleştiği büyüleyici dünyanın kapılarını aralar. Bir nehirden usulca geçip terk edilmiş kasabaya varırlar. Lezzetli kokuları duyan ebeveynler hiçbir şeyden endişelenmeden yemekleri bulmaya koyula dursun, kızımız bu kasaba da kimsenin olmayışını esrarengiz karşılamaktadır.


Ailesi birbirinden güzel lezzetleri bulur bulmaz coşkuya kapılarak bugüne kadar hiçbir şey görmemişcesine büyük bir iştahla yemeye koyulur. Ebeveynlerinin tüm ısrarlarına rağmen Chihiro yemek yemeyi reddeder ve etraftaki tuhaflıklara kulak kabartır. Gün batımına doğru bir çocukla karşılaşır ismi Haku’dur. 

Haku güneş batmadan evvel geldiği nehirden geri dönmesini yoksa başına büyük dertler açılacağını söyleyince ruhların gölgesini görmeye başlayan Chihiro ailesinin yanında soluğu alır. Hala yemek yemektedirler ve “domuz gibi yedin be” cümlesi tam anlamıyla hayat bulmuştur. Dehşete kapılan kızımız ne olduğunu anlamayarak hızlı adımlarla nehre ulaştığında nehrin büyük bir gölete dönüşmesi aynı zamanda da bir geminin yavaşça kıyıya yanaştığını fark etmesi bir olur.

Zamanla saydamlaşan kızımız, ruhlar aleminde tam kaybolacakken Haku gelerek ona hapı yutmasını ve tanrılardan saklanmasını emreder. Evet, geminin içindekiler Tanrılardır…

Bundan sonra hikaye mükemmel işlemektedir. Chihiro karşısına çıkan tüm zorluklarda bir yaprak gibi savrulsa da mutlaka bir yerlere tutunmayı başaracaktır.



Tavsiye eder miyim?

Bu hikayeden çıkarılan derslerden biri açgözlülüğün nelere mal olduğudur. Chihiro ümitsizliğe yeltenmeden umuda yolculuğun kapılarını aralamaya başlayacaktır.

Mükemmel bir film. Hayal gücünüzün sınırlarını ortadan kaldırmaya gayret ediyor. Miyazaki’nin gizemli dünyasının kapıları ardına kadar açık.

Misafir olmaya var mısınız?



















kuklayazar.blogspot.com


Diana Wynne Jones’un, Serisinin ikinci kitabıdır.Birinci kitapta Sophie’nin başından geçen serüvenleri okuduk, Howl’u tanıdık(İlk serinin kitap incelemesine buradan  ulaşabilirsiniz).



İkinci kitabında ise bambaşka diyarlara götürüyor bizi. Abdullah karakterimizin hayatını, başından geçen olayları, yalanlarını, büyülü dünyasını, sihirli halısını ve biricik sevdiği Gece Çiçeğini bulabilme çabasını görerek hayran kalıyoruz.






















Sophie Hatter 3 kız kardeşin en büyüğü olarak dünyaya gelir. Büyük olmasının ona önemli sorumluluklar getirdiğine ve kötü şansla bezeli bir hayatı olacağına çoktan inanmıştır. Babasının ebedi dünyaya göç etmesinin ardından ona ve ailesine kalan yegane şey Pazar Kasabasındaki bir küçük şapka dükkanıdır.




''1,2,3,4'' 

Bu 4 rakam hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Artık onun bir adı yok, olsa da o diyarlarda söylemeye hakkı yok. İnsanlar için torbadan çekeceği 4 rakamdan ibaretti. Sadece onları kan dökerek, tüm dövüşleri kazanarak eğlendirecek bir kurt, havlaması bile yasak bir kurt. Evet bu sefer bir manhwa  incelemesiyle karşınızdayım. ''Kurt Gibi'' ya da orjinal adıyla Like a Wolf(Cry like Wolves). 3 sezon olan serimizin 1.sezonunun tanıtımını yapacağım.

Şimdiden söyleyeyim başını okuyup bırakmayın. 3-4 bölümden sonra açılan bir serimiz kendileri. Pekala başlayalım !




Manwha(漫畫) Kore çizgi romanlarına verilen isimdir. Manga gibi her türden konuyu ele alır. Manhwa çizerine  Manhwaga
denir. 




Bu bloğu kurma amaçlarımdan biri Anime’yi insanlara biraz olsun tanıtmak ve sevdirmek. Bu sebeple "Anime nedir?" yazısı yazmayı uygun gördüm.
“Neymiş ki bu anime, Ne saçma işlerle uğraşıyor bu kız” diyorsanız (ki yüzüme söylerseniz şiddete başvurabilirim :)) buyrun okumaya.


Bugün bloğumuzda bir ilk yaşanacak. Siz değerli okuruma nasıl yararlı olurum diye çok düşündüm. Karalar bağladım resmen ve sonunda buldum.  

Size bir yazar tanıtımı yapmaya karar verdim. Yazar tanıtımda ele alacağım ilk isim Jack London. Bu yazıda şu yıl doğmuş, şu kadar yaşamış, şurada, şu yıl da ölmüş diye vikipedi gibi açıklayıp tanıtım yapmayacağım. Jack London ve kitaplarından öğrendiklerimi sizlere aktaracağım.


Nice Guy Kore Drama


Karakterleri tanıtacak olursak;

Ana karakter; Nice Guy dediğimiz - Kang Ma Roo.

Kang Ma Roo


Kang Ma Roo çok zekidir ve tıp fakültesi 3. Sınıf öğrencisidir. Hocaları kendisini geleceğin en iyi doktoru olarak görüyordur. Sonra mı?


Kang Ma Roo ismi Han Jae Hee olan bir kızı sevmektedir. Tabi insanlar değişir. Kızımız muhabir. Prensip olarak zenginlere ve sınıf ayrımına karşı… (Karşıydı) Ta ki kendisi sınıf ayrımı yapana kadar. Kızımızın zamanla nasıl lanet bir kişiliğe dönüştüğünü izliyoruz. Hakkını vermek gerekirse gerçekten çok güzel. Zaten Miss Korea imiş zamanında.

Han Jae Hee


Ancak Han Jae Hee'nin birini öldürmesi ve bunun üzerine Kang Ma Roo'nun cinayeti üstlenmesiyle hikayemiz başlıyor. Kang Ma Roo hapisten çıktıktan sonra sevdiği kadının yaşlı bir adamla, sırf zengin diye evlendiğini öğreniyor. Sınıf ayrımına karşı olan kızımız, kendi sınıf ayrımının dibini yapıyor.

Şans eseri Han Jae Hee, üvey kızı Seo Eun Gi ile birlikte Kang Ma Roo'nun seyahat ettiği uçaktadır. Seo Eun Gi kronik rahatsızlığından dolayı fenalaşır ve doktor bulunamaz. Kang Ma Roo kızımızın hayatını kurtarır. İşte esas kızımız ve aynı zamanda Han Jae Hee'nin üvey kızı Seo Eun Gi.


Sonra Kang Ma Roo-Seo Eun Gi- Han Jae Hee arasında ki sürtüşmelere şahit oluyor dizimiz. İntikam almak için Seo Eun Gi ye yanaşan Kang Ma Roo'muz zamanla yaptıklarının hatasını çekmeye doğru yol alıyor.

Aslında diziyi izlerken Kang Ma Roo'ya çok sinirleneceksiniz. Ben şahsen, karaktersiz diye söylene söylene izledim. En olmadık yerlerde olmadık hamleler de bulundu. Zararlı çıkan ise çoğu kez üvey kızımız Seo Eun Gi oldu. Ama nedense Kang Ma Roo'nun içinden hep iyi biri çıkacak diye bir umutla bekledim.

  Seo Eun Gi'yi de biraz kendime benzettim açıkçası bu yüzden de çok sevdim. -Her şeyi sonuna kadar didinerek gerçekleştirmek ve küçük bir zelzele de isyan bayrağını çekip pılını pırtını toplama hali. "Alın hepsi sizin olsun!" diyip, uzaklara çekip gitmek...giderken de yanında birilerini de götürmek, can acıtmak, istenilse de arkasında kapanmayacak yaralar bırakmak...-
  

Ve son olarak dizimizdeki birkaç repliğe yer vermek istiyorum.

















Animenin ilk 6 bölümünü izlediğimde hikaye durağan geldiği için bırakmaya yeltendiğimi söylesem yanlış olmaz. Tam bıraktım, bırakacağım derken, bir şans daha vermek istedim ve 7. bölümden sonra  hikaye  hareketlenmeye başladı. İçinde arkadaşlık, dostluk, saflık, içtenlik ve kavuşamama duygularını barındırıyor. Ayrıca romantik komedi havasında. Komik anlarda çizimler çok iyi tasvir edilmiş. Anime 3 sezondan oluşuyor. İlk sezon 25 bölüm ve anime severlerin 2. Sezonu izlemesi için hamle yapılmış gibi, ilk sezonda seyirci isteği gerçekleşmiyor. 2.sezon 12 bölümden oluşuyor. Netflixte From Me to You adıyla dizisi yayınlanıyor. 


http://kuklayazar.blogspot.com.tr/

Konusu: Kuronuma Sawako, Halkadaki Sadako'ya benzerliğinden dolayı sınıf arkadaşları tarafından sürekli "Sadako" olarak çağrılan bir kızdır. Dış görünüşü yüzünden herkes ondan korkmakta ve yanlış anlamaktadır. Etrafta Sawako'nun ruhları görebildiği ve birçok kişiyi lanetleyebildiği dedikoduları yayılmaya başlamıştır. Ama okulun popülerlerinden biri olan Kazehaya'nın onunla konuşmaya başlamasıyla her şey değişir.




Yeni tanıtımını yapacağım seri, çoğu anime severin bilmediği(en azından Türk Anime severler için) La Storia Della Arcana Famiglia. Kısaca Arcana Famiglia diyelim. “Uzun adını yazmamım sebebi internet ortamında aramanızı kolaylaştırmak ve serinin Orijinal adını bilmenizi istediğimdendir” dersem sakın inanmayın. İtalyanca biliyormuşum gibi size aktarmak istediğimdendir.

Yavaştan animeye gelecek olursak;

Bir ticaret şehri olan Regalo da düzen Arcana güçlerine sahip Arcana ailesi fertleri tarafından sağlanmaktadır. Arcana ailesinin babası Mondo doğum gününde yapılan şölende, tüm aile önünde bir duyuru yapmaya karar verir. Aldığı karara göre artık yaşlandığını ve emekli olmak istediğini söyler. Bunun için yerine geçecek kişiyi çeşitli elemeler sonucu seçeceğini beyan eder. İşte olaylar böyle başlar, her yıl düzenlenen Arcana düellosuna 2 ay kalmıştır, yapılacak turnuvayı kazanan kişiye BABA unvanı verilecektir ve kazananın en çok dilediği neyse o yerine getirilecektir. En can alıcı nokta ise kazanan ayrıca Babanın kızı olan Felicita ile evlenecektir. Tabi bunu o an duyan Felitica’ da şaşkınlığını gizleyemez ve Arcana düellosuna katılmaya karar verir.



Anime Arcana düellosuna kadar süre gelen zaman diliminde geçen kaosları dövüşleri, kumpasları ele alır. Hikaye olarak Orijinal olduğuna inandığım iyi serilerden biri olmasına karşın, sonu benim de içinde bulunduğum izleyici kitlesini tatmin etmemiştir. Ancak iyi bir hikaye arayanlar için ideal bir seri, aslında sonu tatmin etse potansiyeli parlak, kült  bir seri olabilirdi.

Sevgilerle…
Ao Haru Ride


Bence bu shoujo animenin tatlı bir hikayesi var. Forumlara da bakacak olursanız, romantik anime deyince akla ilk gelen animelerden biri olduğunu göreceksiniz. Konusu klasik okulun en popüler erkeği ve sıradan sevimli kızı hikayelerinden biraz farklı. Gerçek hayatla bağlantısının kuvvetli olmasıdır belki de bu animeyi güzel kılan.

Konusuna kısaca değinecek olursak;
Ana karakter ortaokuldayken sessiz, sakin, erkeklere güvenmeyen biridir ancak sevimli biri olduğu için erkeklerin dikkatini çekmektedir. Bunu istememektedir çünkü bu durum okulda zor durumlara yol açarak akran zorbalığına uğramasına neden olur. Liseye geçtiğinde aynı durumu yaşamamak adına daha erkeksi davranmaya niyet eder. Ancak ana karakterimizin Tanaka-kun adında bir çocuk dikkatini çeker. O da sessiz sakin biridir.  Bir gün Tanaka-kun onu utana sıkıla bir yere davet eder. Bu duruma şaşıran kızımız, çekine çekine kabul eder ve çok mutlu olur. O gün gelir çatar. Kızımız bekler bekler ancak gelen giden yoktur. Böylece bu hikaye burada noktalanır. Ta ki aynı lisede karşılaşana kadar…

…birgün yine koridorda ekmek yiyerek dolaşırken, dikkatsizliğinden bir çocuğa çarpar ve çocuk ekmeği tutar. Çocuk “Ne çirkin bir ekmek!” diyerek uzaklaşır. (“Nimet o!” dediğinizi duyar gibiyim) Kızımız, çocuğun Tanaka-kun olduğundan şüphelenir ama arkadaşları ona o isimle seslenmediği için kafası karışır.Bu düşüncelerle eve dönerken çocukla aynı metroya bindiğini hatta aynı mahallede oturduğunu fark eder. Çocuk tapınağa doğru ilerler. Kızımız da meraklı adımlarla peşindedir. Sonra çocuk isminin Tanaka olmadığını söyler. Kızımız özür dileyerek uzaklaşacakken, çocuk eski hatıralardan bir şeyler mırıldanır. Kızımız, Tanaka olduğunu anlar ama ismi değişmiştir. Tanaka değildir artık, Mabuchi Kou’dur.





Hikaye bu şekilde başlıyor. Animesi 12 bölüm ama Mangası 49 bölüm. Animesi bittikten sonra mangasını okumaya koşacağınızdan eminim.
“Bu ara kafam dağınık, biraz çerezlik bir şey izleyeyim de mutlu olayım” diyorsanız tavsiye ediyorum.
Ama bu animenin derin manası yok. Daha çok teenage grubuna hitap ediyor.

Sevgilerimle…
















Daha Yeni Kayıtlar Ana Sayfa

HAKKIMDA

Mühendis. Şu günlerde İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü okuyor. Doğayı, sağlıklı yiyecekleri ve iyi kahveyi seviyor. Küçük bir "merhaba" demekten çekinmeyin!

ABONE & TAKİP

İzleyiciler

POPÜLER YAYINLAR

  • Herkes Okumalı: SINIRLAR - Henry Cloud & John Townsend
  • 22 Blogger 1 Hikaye / Bölüm 3: Kardeşim
  • Signal Kore Drama Yorumu ve Tanıtımı / 2016
  • Remember Kore Drama Yorumu ve İncelemesi /2015-2016
  • Kill Me Heal Me - 2015 En İyi Kore Drama
  • Yusuf ile Züleyha - Nazan Bekiroğlu | Kitap Yorumu
  • Anime Nedir, Ne Değildir?
  • Yabancı Kitap Yorumu - Albert Camus
  • BU ARALAR BEN #5: Sustukça Susası Gelir İnsanın
  • Huzur Sokağı Kitap Yorumu ve İncelemesi - Şule Yüksel ŞENLER

KATEGORİLER

  • Derin Mevzular 27
  • Kalemimden 28
  • Kediler 2
  • Kitap 57
  • Kore Dizi 25
  • anime&manga 16

Blog Arşivi

  • 2024 6
    • Ağustos 5
    • Temmuz 1
  • 2023 4
    • Eylül 1
    • Şubat 3
  • 2022 18
    • Kasım 3
    • Ekim 2
    • Eylül 3
    • Ağustos 2
    • Haziran 4
    • Mayıs 3
    • Ocak 1
  • 2021 20
    • Aralık 2
    • Kasım 2
    • Ekim 1
    • Haziran 2
    • Mayıs 3
    • Nisan 4
    • Mart 1
    • Şubat 1
    • Ocak 4
  • 2020 10
    • Ekim 5
    • Eylül 2
    • Ağustos 1
    • Nisan 1
    • Mart 1
  • 2019 8
    • Ağustos 1
    • Temmuz 1
    • Haziran 1
    • Nisan 1
    • Şubat 2
    • Ocak 2
  • 2018 21
    • Aralık 3
    • Kasım 1
    • Ekim 1
    • Eylül 1
    • Ağustos 1
    • Temmuz 3
    • Haziran 1
    • Mayıs 2
    • Nisan 2
    • Mart 1
    • Şubat 4
    • Ocak 1
  • 2017 30
    • Aralık 9
    • Kasım 6
    • Ekim 1
    • Eylül 1
    • Ağustos 2
    • Temmuz 2
    • Haziran 2
    • Mayıs 1
    • Mart 1
    • Şubat 1
    • Ocak 4
  • 2016 54
    • Aralık 2
    • Kasım 4
    • Ekim 3
    • Eylül 3
    • Ağustos 9
    • Temmuz 7
    • Haziran 5
    • Mayıs 4
    • Nisan 3
    • Mart 2
    • Şubat 2
    • Ocak 10
  • 2015 17
    • Aralık 7
      • İtiraflarım- Lev Nikolayeviç Tolstoy
      • Yeni Başlayanlar İçin 10 Kore Dizi Önerisi
      • Animelerin Animesi : Dragon Ball
      • Zankyou No Terror - Anime İncelemesi
      • Çiğ Süt
      • Evet, Üzgünüm !
      • Spirited Away (Ruhların Kaçışı) Film İncelemesi
    • Kasım 6
      • Uçan Şato Kitap İncelemesi- Diana Wynne Jones
      • Yürüyen Şato-Howl's Moving Castle Kitap İncelemesi
      • Like a Wolf-(Cry like Wolves) - Manhwa İncelemesi
      • Manhwa Nedir?
      • Anime Nedir, Ne Değildir?
      • Jack London
    • Ekim 3
      • Nice Guy Kore Dizisi Yorumu ve Oyuncuları
      • Shoujo Anime Önerisi: Kimi ni Todoke (From Me to You)
      • Br Anime Önerisi: Arcana Famiglia
    • Ağustos 1
      • Bir Shoujo (Romantik) Anime Önerisi: Ao Haru Ride ...
Blogger tarafından desteklenmektedir

Blog Hakkında



Okur & Yazar. Doğayı, sağlıklı yiyecekleri ve iyi kahveyi sever. Küçük bir "merhaba" demek için gelmekten çekinmeyin.

POPÜLER YAYIN

  • 22 Blogger 1 Hikaye / Bölüm 3: Kardeşim
  • Herkes Okumalı: SINIRLAR - Henry Cloud & John Townsend
  • Kill Me Heal Me - 2015 En İyi Kore Drama
Bumerang - Yazarkafe

Copyright © KALEM KUKLASI. Designed by KALEM KUKLASI