-yazı, canım kardeşime aittir.-
Merhaba,
Bir laf vardır bilir misiniz? Büyük
takım tutmak televizyonda gördüğün bir mankene âşık olmak gibidir. Anadolu
Takımı tutmak ise mahallenin en güzel kızına aşık olmak gibidir. Bu laf ne
kadar doğru bilemem ama bildiğim bir şey varsa o da ikisinin de imkânsız
olduğudur. Hee tabii mahallenin en güzel kızı hiç yoktansa gözünün önündedir.
Bizimkisi de o hesap. Hani yeni bir ortama girdiğiniz zaman sorarlar ya hangi
takımlısın diye. Çok sıradan bir muhabbet başlangıcıdır değil mi bu? Değil
işte, eğer dört büyükler dışında herhangi bir Anadolu şehrinin takımını tutuyorsanız
insanlar önce garipser ve şöyle derler. Vay bee! Helal sana yiğidim şehrinin
takımı tutuyorsun, sahip çıkıyorsun.
Merhabalar Dostlar,
Uzun zaman önce anime izlemeyi
bıraktım. Fakat hala arada manga okuyorum. Aslında bugün bahsedeceğim manga
olan Sanctuary’de uzun yıllar önce sınav bahanesiyle devamlı yarım bıraktığım
mangalardan birisiydi. Nihayet okuma fırsatı bulup bu nadide mangayı bitirdim.
Şimdi benim okuduğum bu mangayı "Neden Okumalısınız?’’ kısmana gelelim.
Müzik eşliğinde okumak için
tıktık;
Bir Eylül ortasında bir adam tanıdım.
büyüdüğüm şehre son bakışımdan,
yaprakların sararışından,
yağmurun yüzümü okşayışından,
ardıma bakmayışımdan tanıdım.
Merhaba dostlar,
Nasılsınız?
Bu yazımda nasıl İslami sorularım olduğunundan ve nasıl cevap bulduğumdan bahsedeceğim.
Kemal Tahir gibi bir ustanın satırlarından Kuva-yi Milliye hareketini okumak, okuyabilmek çok eşsiz bir duygu. Bunu söylemeden yazıma başlayamam. Bize bu üçlemeyi hediye eden ustayı saygıyla anıyoruz. Yazarın Esir Şehir üçlemesi sırasıyla; Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı. Esir Şehrin İnsanları kitabının yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.
O dönemde; İstanbul'u, Anadolu'yu, işgalci güçleri, Mustafa Kemal hareketini ve padişah yandaşlarını anlatıyor. Birinci kitabıyla ilgili ayrıntılı yazıma
buradan ulaşabilirsiniz.
İkinci kitabın konusu: Kamil Bey, Kuva-yi Milliye hareketine destek verdiğinden dolayı 7 yıl hapse mahkum edilmiş ve bir mahpushaneye sevk edilmiştir. Kamil Bey, suçu "hırsızlık" zannedilerek azılı suçluların koğuşuna yerleştirilir. Burada çok ciddi sıkıntılarla karşılaşır ve ahlaki değerlerini yitirmiş başı bozuk insanlarla vakit geçirecek olmak canını sıkar. Sinirleri iyice bozulan Kamil Bey, kendisine yapılan haksızlıklara gülerek karşılık vermeye ve çevresini şaşırtmaya başlamıştır. Tabii bu durum hep böyle devam etmeyecektir. Sonrasında öyle bir olay olur ki, Kamil Bey "Hafız" lakabından kurtulur ve "Millici Abi" lakabını elde eder. Yaşanılan bu olayla, kendi gibi düşünen insanların koğuşuna yerleştirilir.
Kamil Bey mahpushaneye girdi gireli düşündüğü iki önemli şey vardır. Biri ailesi, diğeri kurtuluş mücadelesi. Eşi ve kızı için çok endişeli olan Kamil Bey, zor günlerinde eşi Nermin'i yanında bulamadığı için çok üzülmekte, gece gündüz bunu düşünmektedir. Ayrıca kızı Ayşe'yi görüş gününe bir kere olsun getirmemeleri kendisine dokunmakta, içine içine ağlamakta ve yıpranmaktadır. Bu zor günlerinde Ramiz Bey'in eşi ve küçük çocukları ziyaretine gelir ve kurtuluş hareketiyle ilgili Kamil Beye bilgi verirler.
Diğer bir konuysa kurtuluş mücadelesiyle ilgiyi doğru bilgilere ulaşılamıyor olmasıdır. Arkadaşı Arif ile bu konuları değerlendirmekte ve gidişatı kestirmeye çalışmaktadır. Ancak etrafta çok fazla yanlış haber dolandığından dolayı işlerin kötüye gittiğini düşünmektedir. Ankara'nın kaybedildiği zannı her bir ağızda dile getirilmektedir.
Savaş yıllarına bir mahpushane odasında tanıklık etmek ve elinden bir şey gelmiyor olması onu ve arkadaşlarını yıpratmaktadır. Bu zor günlerde şaşırdığı bir konuysa bazı insanların bu olaylar olurken, saçma işlerle uğraşıyor olmasıdır.
Kitabın sonunda Kamil Bey çok ciddi bir karar vererek, biz okuyucuları çok şaşırtır...
Kitap hakkında değineceklerim bu kadardı.
Serinin üçüncü kitabı Yol Ayrımı'yla görüşmek üzere...
Bize bu kitabı hediye eden Kemal Tahir'i saygıyla anıyoruz..