Derya Akarslan

… Kalem Kuklası’da derler.

  • ANASAYFA
  • KİTAP
  • PSİKOLOJİ
  • GEZİ
  • İZLEDİKLERİM
    • KORE DİZİ
    • ANİME&MANGA
    • TİYATRO
  • DERİN KONULAR
    • Tesettür
    • İman
    • Varoluş Sancıları
  • ANILAR
  • İLETİŞİM


 Schopenhauer'i ilk defa okuyorum. Beni bu kitabıyla gerçekten çok etkiledi. 

Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine kitabının ilk bölümü şu satırlarla başlıyor:

"İnsan mutluluğunun iki temel düşmanı: Istırap ve can sıkıntısı..."


Schopenhauer; insanın vaktinin kıymetli olduğunu ancak cahil insanların vakitlerini değerlendirmeyi bilmediğini ifade ediyor.  Değindiği en önemli noktalardan biri ise zamanı kullanmak ve zamanı harcamak arasındaki fark. Bir insanın zamanı değerliyse zamanını iyi bir şekilde kullanmak ister. Ancak zaman kavramı can sıkıntısı ve ıstırapla birleşirse zamanı harcamak yoluna gider. Schopenhauer, zamanı harcayan insanları cahil, sıradan ve budala olarak nitelendiriyor. Schopenhauer'in düşüncelerini destekleyici alıntılarla daha açık ifade etmek istiyorum:


...Fakat insanların çoğunun boş zamanı ne üretir? Can sıkıntısı ve budalalık. Cahil insanların boş saatleri ne kadar acınaklıdır! Sıradan insanlar sadece zamanlarını nasıl harcayacaklarını düşünürler; herhangi bir yeteneğe sahip insan zamanını nasıl kullanacağıyla meşgul olur.

Mutsuz hissiyata karşı koymak için insanlar, uğraştıkları kısa süre içerisinde haz veren lüzumsuz şeylerin peşinde koşup dururlar, böyle bir umutla iradeyi harekete geçirmek ve dolayısıyla zihni devirgen hale getirmek için çabalarlar.

 İnsanlar meşgul olacak düşünceleri olmadığı için kağıtlarla uğraşırlar ve birbirlerinin paralarını kazanmaya çalışırlar. Budalalar!

Her insanın serbest zamanı tam olarak onun kendisi kadar kıymetlidir. 


Ve insan nasıl mutlu olur? Mutlu olmak için birine, birilerine veya eşyaya ihtiyaç duyar mı? Aslolan sıradan olmamaktır. Bilge bir insan kendisiyle mutlu olabilendir diyor. Aslında günümüz kapitalist düzeninde hepimiz bir parça bir şeylere tamah ederek mutlu olmaya çalışan insanlarız. Bu durumda bizi sıradan insan haline getiriyor:


Sıradan insan; hayatının mutluluğunu kendi dışındaki şeylere, mala mülke, şana şöhrete, kadın ve çocuklara, dostlara, cemiyete ve benzerlerine bağlar, dolayısıyla bunları kaybettiği yahut hayal kırıklığına uğratıcı bulduğu zaman, mutluluğun temeli çöker.


Aşağıdaki satırlar bana Matrix filminde ki bir repliği hatırlattı. "Cahillik erdemdir." ve de Peygamber efendimizin bir sözünü "Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız."

Bir ahmağın hayatı ölümden daha beterdir. Çok bilgelikte çok keder var ve bilgisini arttıran kederini arttırır.


Okumak ve Kitaplar Üzerine


Sadece "çok kitap okumak" için okuyan insanlara da bir taş atıyor yazar ki bence çok haklı. Bir kitabı bitirdikten sonra insan düşünceye de vakit ayırmalı ve bir kitabı kendi minvaline göre okuyarak değerlendirmeli. Yoksa yazarların düşüncelerine göre şekil alan bir akışkana dönüşür. Ayrıca okunan fikirler derin düşüncelere dönüşürse senin için bir değer atfeder:

Okurken, zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanında başka bir şey değildir; ve sonunda onlar bizden ayrılır, geriye kalan nedir? ...Tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi.

Her boş vakitte okumak ve sürekli olarak sadece okumak zihni mütemadiyen elle çalışmaktan daha fazla felç edici bir etkiye sahiptir. Bir kimse ne kadar fazla okursa, okuduklarından kalan izlerde kaçınılmaz olarak o kadar az olacaktır. Derin düşünmeye zaman yoktur.

... Aslında güçlü ve sağlam bir okumanın akışı sadece daha önce okunmuş şeylerin unutulma sürecinin hızlanmasına hizmet eder. Okunan şeyler ancak derin düşünmeyle hazmedilebilir.

ALINTILAR

Şunu hatırdan çıkarmayın, ahmaklar için yazanlar her zaman karşılarında geniş bir dinleyici kitleyici bulurlar. Hiçbir zaman kötü kitaplar çok az ya da iyi kitaplar çok fazla okunmaz; kötü kitaplar zihin için zehir mesabesindedir. Aklı harap eder.


İyi olanı okumak için kötü olanı hiçbir zaman okumamayı insan kendisine düstur edinmeli: Çünkü hayat kısa ve hem zaman hem dinçlik insan için sınırlı.

Eskileri, zamana meydan okuyarak çağları aşıp gelmiş olan eskileri okuyunbüyük bir dikkatle, yenilerin onlar hakkında söyledikleri pek bir anlam ifade etmiyor.

Önemli bir kitap hiç vakit kaybedilmeden bir kez daha okunmalıdır. Zira öncelikle kitabın muhtevası bütünü itibariyle ikinci kez okunduğunda kavranılır. Ve kitap ikinci kez okunurken kişinin içinde bulunduğu ruh hali ve zihin yapısı ilkinden farklıdır.


Gerçek bilgi, sahibini hiçbir zaman kibirlendirmez.


Yazarlık ve Üslup Üzerine Alıntılar


İki tür yazar vardır: Sırf ele aldığı konu için yazanlar ve sadece yazmak için yazanlar


Bir başka açıdan 3 tür yazardan bahsedilir:

1- Düşünmeksizin yazanlar

2- Yazarken düşünenler

3- Yazmadan düşünenler


Her zaman en doğrusu; daha sonra yazılmış olanın daha önce yazılmış olana göre her bakımından bir terakki olduğunu; ve her değişimin bir ilerleme ve gelişme anlamına geldiğini düşünmekten daha büyük bir yanlışlık tasavvur edilemez.

Eski ve kusursuz bir kitap çok kere yeni ve kötülerinin hatırına rafa kaldırılır.

Dolayısıyla bir kitap meşhur hale gelmişse, okur onun muhtevasından ötürü mü yoksa biçiminden ötürü mü meşhur olduğuna titiz bir şekilde dikkat etmeli ve ayrımı buna göre yapmaktır.

Yazmanın en kolayı kimsenin anlamayacağı şekilde yazmaktır; öte yandan derin meseleleri herkesin anlayacağı biçimde yazmanktan zor bir şey yoktur.

Düşünme kabiliyetine sahip bir insan her zaman kendisini açık, anlaşılabilir ve kapalılıktan uzak sözcüklerle ifade edebilir. Güç, karanlık, çetrefil ve ikircikli ifadelere başvuran yazarlar kesinlikle söylemek istedikleri şeyi tam olarak bilmiyordur. Onun hakkında belki de müphem bir bilince sahiptirler, ki hala kendisini yetiştirmeye çabalar.


Düşünmek Üzerine Alıntılar


Kendi kendisine düşünmesini öğrenmiş bir insan kendi kanaatlerini kendisi oluşturur, otoritelere ancak daha sonra başvurur, başvururken de amacı sadece kendi görüşlerini onlara teyit ettirmek ve böylelikle kendine olan inancını güçlendirmektir.



Çok değerli ve ufuk açıcı bir kitaptı. Alıntılardan zaten anlamışsınızdır.

Sevgilerimle...

Kuklanız! 




Sizlere ilk yarıda okuduğum kitaplardan bahsedeceğim. Bu sene 35 kitap okuma hedefi koymuştum ama ilk yarıda çok kitap okuyamadığımı görebiliriz. İnşallah biraz daha hız kazanacağımı ve nitelikli kitaplar okuyacağımı umuyorum.


Ocak Ayı 
  • Sikke-i Tasdik-i Gaybi - Bediüzzaman Said Nursi
  • Ortadoğu'ya Dair Yirmi Tez - Taha Kılınç
  • Eşimi Anlamak İstiyorum - Saliha Erdim
  • Gerçek Tıp - Aidin Salih (devam ediyor)
  • Dijital Minimalizm - Cal Newport
  • Emirdağ Lahikası  - Bediüzzaman Said Nursi(devam ediyor)

Şubat Ayı
  • Emirdağ Lahikası - Bediüzzaman Said Nursi
  • Gerçek Tıp - Aidin Salih (devam ediyor)
  • Amak-ı Hayal - Filibeli Ahmet Hilmi
  • Muhakemat - Bediüzzaman Said Nursi
  • Kadın Psikolojisi - Nevzat Tarhan (devam ediyor)
  • Tarihçe-i Hayat - Bediüzzaman Said Nursi (devam ediyor)

Mart Ayı
  • Tarihçe-i Hayat - Bediüzzaman Said Nursi (devam ediyor)
  • Kadın Psikolojisi - Nevzat Tarhan
  • Ölüm ve Ölüm Ötesi Hayat - İmam-ı Gazali (devam ediyor)
  • Gerçek Tıp

Nisan Ayı(Ramazan)
  • Ölüm ve Ölüm Ötesi Hayat - İmam-ı Gazali
  • Tarihçe-i Hayat - Bediüzzaman Said Nursi 
  • Sahabe İklimi - Muhammed Emin Yıldırım (devam ediyor)

Mayıs Ayı
  • Okumak Yazmak ve Yaşamak Üzerine - Schopenhauer
  • Sahabe İklimi - Muhammed Emin Yıldırım (devam ediyor)
  • Pürdikkat - Cal Newport (devam ediyor)
  • Yol Ayrımı - Kemal Tahir (devam ediyor)

Haziran Ayı
  • Pürdikkat - Cal Newport
  • Yol Ayrımı - Kemal Tahir
  • Sahabe İklimi - Muhammed Emin Yıldırım
  • Tatar Çölü - Dino Buzzati (başlanacak)
  • İrade Terbiyesi - Abdülaziz Kıranşal (başlanacak)


Sizde durumlar nasıl? Ben 15 kitap okumuşum. Eğer odağımı dağıtmazsam Haziran ayının içine 2 kitap daha eklemek istiyorum. Kalmış 20 kitap, İnşallah hedefimi gerçekleştirebilirim.

Sevgilerimle...
Kuklanız!




Daha önceki yazımı "...üniversiteyi kazandım ve yaralarıma da sünger çekerek bu bahsi kapatmaya karar verdim." diyerek bitirmişim. O zaman kaldığımız yerden devam edelim.

Önceki yazılarıma ulaşmak için aşağıdaki satırlara tıklayabilirsiniz:

  <<< Hakikat Arayışım-2

    << Hakikat Arayışım-1

      < Hakikat Arayışım

Üniversiteyi kazandıktan sonra varoluş sancılarımı rafa kaldırdım. Eğlenmeye ve arkadaşlarıma vakit ayırmaya karar verdim. Gerçekten çok eğleniyordum. Dersten sonra arkadaşlarla cafelere gidiyor ve sohbet ediyorduk. Okul kulüplerine katılıyordum. Arkadaş çevremi hayli genişletiyordum. Galiba Allah'ın varlığını hatıra getirmediğim bir dönem hiç olmamıştı. Ta ki üniversitenin ilk iki yılına kadar... Hayatı anlamdırmaya çalışıyor ancak başarılı olamıyordum bu nedenle de beynim "sorgulama, hayatını yaşa!" diyordu. Bu şekilde belirli bir süre devam ettim. Sonra bir gün vicdanım: "Hayatının amacı bu mu gerçekten?" diye sordu. Cevap veremedim. Ama bu soruyu göz ardı da edemedim. Resmen hatırlamak istemediğim şey karşıma dikilivermiş ve hesap soruyordu. Bundan sonra yavaş yavaş düşünmeye ve sorgulamaya başladım acaba ben ne yapıyorum diye... Üniversite 3 te değişmeye başlamıştım. Hatta ilk defa blogumu o zamanlar açtım ve yalnızlığa gömülmeye karar verdim. Hayatımda radikal kararlar vererek bitirmem gereken arkadaşlık ilişkilerini sonlandırdım. Çünkü artık hiçbir amaca hizmet etmediğini biliyordum. İlk önce hayatıma çeki düzen verdim. Derslerime odaklandım ve çift anadal yapmaya karar vererek bu kararımı gerçekleştirdim. Bu şekilde kendimi daha huzurlu hissettim.


Üniversite dördüncü sınıfa geldiğimde bir olay beni derinden etkiledi. Dersime 3 saat önce giren bir hocam kalp krizi geçirerek vefat etti. Halbuki 3 saat önce bize ders anlatıyordu. Bu olayla sarsıldım. Hayatı daha çok sorgulamaya başladım ve namaz kılmam gerektiğini hissettim. Yalnızca gerektiğini hissettim ama bir faaliyete geçemedim. Çünkü namaz kılmak o kadar kolay değildi.  Ben bu hislerle baş etmeye çalışırken zamanında çok yakın olduğum arkadaşlarımdan da darbe üstüne darbe geldi ve yalnızlığa gömüldüm. Artık tüm vaktimi kütüphane de yazarak geçiriyordum. Kendimle mutlu olmaya çalışıyordum ve sorgulama sürecim devam ediyordu.


Derken Allah beni terk edenlere mukabil çok güzel insanlarla denk getirdi ve çok güzel bir ortama giriverdim. Sorgulama sürecim beni hakikat arayışına iterek farklı kararlar almaya itti. Bundan sonrasına tesettür yazılarımda bahsettiğim için burada sizi yormak istemediğimden aşağıdaki linkleri bırakıyorum:

> Tesettür #3: İç Huzurum Nerede?

>> Tesettür #4 :Yüreği Gözlerinden Okunur mu İnsanın? 

>>>Tesettür #5: Bu Yazıma Fazlasıyla His Karışmıştır  

>>>>Tesettür #6: Nihayet Tesettür



Karanlığa bir mum yakmak vesilesiyle yazmış olduğum bu seriyi burada sonlandırıyorum.


Bana mail adresimden ulaşabilirsiniz.

Sevgilerimle

Kuklanız!


Sinop Gerze Otel

    Sinop'ta kendimi huzurlu hissediyorum. Sakin bir sahil kasabası, sanki yurt dışında bir yerdeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Sinop Gezisiyle alakalı ilk yazıma, Sinop'un en güzel sahil kasabası olan Gerze ilçesiyle başlamak istedim. Gerze'nin benim için önemi büyüktür. Çünkü benim çok sevdiğim canım memleketimdir. Ayrı bir bağ kurmam bundandır diye düşünüyorum. Gerze'de tarihi yangın evleri bulunuyor. Sinop için önem arz eden eden bu yapılar, yavaş yavaş yıkılarak tarihi dokuya zarar verildi ve yerine çok katlı bina yığınları yapılmaya başlandı.  Kimse de bir dur demiyor maalesef. Bu durum beni çok rahatsız ediyor çünkü bir tarih gözümüzün önünde yerle bir ediliyor. Bu hüznümü de bu yazıma iliştirmeden geçemedim.

Sinop Gerze, Yangın Evlerinden bir görüntü
Sinop Gerze, Yangın Evlerinden bir görüntü


Gerze' de evimiz olmasına rağmen bu sene kalamadık. Gerze'ye geldiğimizde şöyle bir evimizi kolaçan ettikten sonra Gerze'de nerede kalsak diye düşündük ve iskelenin dibinde bulunan her zaman önünden geçtiğim Gerze Otel'de kaldık. 

Bu otelin önünden defalarca gelip geçmiş ve içerisini merak etmişimdir. Kalmak nasip olunca resepsiyonist bize en güzel odayı verdi, çünkü hemşeri çıktık(hemşericilik kazanmamalı). Bu arada bizim gittiğimiz 2021 Eylül'de Gerze Otel'in işletmesi değişmişti. Otelin eksikleri tespit ediliyor ve iyileştirme süreci için adımlar atılıyordu. Otel eski  ve eksikleri fazla olan bir otel ancak samimiyeti en yüksek oteldi.  Eski olmasına rağmen temiz olması beni memnun  etti. 

Bu arada Gerze'nin en güzel oteli North Star Otel'dir. Ancak biraz pahalıydı. Benim için konfor önemli derseniz burada kalmak sizi memnun edecektir. Eğer daha az maliyetli olsun derseniz de Gerze Otel iş görecektir.

2021 Eylül'de gittiğimde Gerze'de parklar yenilenmişti. Belediyenin çalıştığını görmek beni memnun etti. Sanki Avrupa'da gibi hissettim kendimi. Böyle bir güzellik olamaz. Güzel fotoğraflar çekemedim ama çektiğim iki fotoğrafı iliştireyim de anısı kalsın.

Gerze'de pek gezilecek yer yoktur ama kafa dinlemek için buradan iyisini bulamazsınız. Gerze'nin kalbi de İskele de atar. Gerze yaşlı nüfus yoğunluğu olan bir ilçe olsa da yazın çok renkli ve cıvıl cıvıldır. Birçok insan İskele'ye akşama doğru akın eder ve eğlence başlar. Hatta burada hayat akşam 8 de başlar diyebilirim.

Gerze Otel'den İskele ve Cami manzarası

Gerze'de yaşayan insanlar rahat ve mutlu insanlardır. Karadeniz bölgesinde geziniyor gibi değil de sanki Antalya'dasınız veya farklı bir Avrupa ülkesindesiniz izlenimi verir. Bu yönünü seviyorum. Ama halkı kendi halinedir, küçük bir ilçe olduğu için herkes birbirini tanır ve yabancı olduğunuz hemen anlaşılır. 

Bu arada Pazartesi ve Cuma günleri çarşıda pazar kurulur. Köylü organik ürünlerini bu pazarda satar. Bir İstanbullu olarak böyle lezzetli ve taze ürünleri uygun fiyata almak beni mest etti. Cuma günü kurulan pazar çok daha büyüktür. Buraya yolunuz düşerse muhakkak pazarına uğramanızı öneririm.

Gerze de Ne Yenir?

Karousa Mantı & Nokul'a uğrayıp cevizli ve yoğurtlu mantısını yiyin. Gerçekten çok lezzetli. Nokul ise Sinop'un yöresel lezzetidir. Nokul'dan  bir parçada olsa tatmanızı öneririm.


Yeni bir Sinop yazısında görüşmek üzere...


Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

HAKKIMDA

Mühendis. Şu günlerde İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü okuyor. Doğayı, sağlıklı yiyecekleri ve iyi kahveyi seviyor. Küçük bir "merhaba" demekten çekinmeyin!

ABONE & TAKİP

İzleyiciler

POPÜLER YAYINLAR

  • Herkes Okumalı: SINIRLAR - Henry Cloud & John Townsend
  • 22 Blogger 1 Hikaye / Bölüm 3: Kardeşim
  • Signal Kore Drama Yorumu ve Tanıtımı / 2016
  • Remember Kore Drama Yorumu ve İncelemesi /2015-2016
  • Kill Me Heal Me - 2015 En İyi Kore Drama
  • Yusuf ile Züleyha - Nazan Bekiroğlu | Kitap Yorumu
  • Anime Nedir, Ne Değildir?
  • Yabancı Kitap Yorumu - Albert Camus
  • BU ARALAR BEN #5: Sustukça Susası Gelir İnsanın
  • Huzur Sokağı Kitap Yorumu ve İncelemesi - Şule Yüksel ŞENLER

KATEGORİLER

  • Derin Mevzular 27
  • Kalemimden 28
  • Kediler 2
  • Kitap 57
  • Kore Dizi 25
  • anime&manga 16

Blog Arşivi

  • 2024 6
    • Ağustos 5
    • Temmuz 1
  • 2023 4
    • Eylül 1
    • Şubat 3
  • 2022 18
    • Kasım 3
    • Ekim 2
    • Eylül 3
    • Ağustos 2
    • Haziran 4
      • OKUMAK YAZMAK VE YAŞAMAK ÜZERİNE KİTAP YORUMU - SC...
      • 2022 yılı İlk yarıda okuduğum kitaplar
      • HAKİKAT ARAYIŞIM #3 : UYUŞTURMA OPERASYONU
      • Sinop Gezisi -1 : Gerze
    • Mayıs 3
    • Ocak 1
  • 2021 20
    • Aralık 2
    • Kasım 2
    • Ekim 1
    • Haziran 2
    • Mayıs 3
    • Nisan 4
    • Mart 1
    • Şubat 1
    • Ocak 4
  • 2020 10
    • Ekim 5
    • Eylül 2
    • Ağustos 1
    • Nisan 1
    • Mart 1
  • 2019 8
    • Ağustos 1
    • Temmuz 1
    • Haziran 1
    • Nisan 1
    • Şubat 2
    • Ocak 2
  • 2018 21
    • Aralık 3
    • Kasım 1
    • Ekim 1
    • Eylül 1
    • Ağustos 1
    • Temmuz 3
    • Haziran 1
    • Mayıs 2
    • Nisan 2
    • Mart 1
    • Şubat 4
    • Ocak 1
  • 2017 30
    • Aralık 9
    • Kasım 6
    • Ekim 1
    • Eylül 1
    • Ağustos 2
    • Temmuz 2
    • Haziran 2
    • Mayıs 1
    • Mart 1
    • Şubat 1
    • Ocak 4
  • 2016 54
    • Aralık 2
    • Kasım 4
    • Ekim 3
    • Eylül 3
    • Ağustos 9
    • Temmuz 7
    • Haziran 5
    • Mayıs 4
    • Nisan 3
    • Mart 2
    • Şubat 2
    • Ocak 10
  • 2015 17
    • Aralık 7
    • Kasım 6
    • Ekim 3
    • Ağustos 1
Blogger tarafından desteklenmektedir

Blog Hakkında



Okur & Yazar. Doğayı, sağlıklı yiyecekleri ve iyi kahveyi sever. Küçük bir "merhaba" demek için gelmekten çekinmeyin.

POPÜLER YAYIN

  • 22 Blogger 1 Hikaye / Bölüm 3: Kardeşim
  • Herkes Okumalı: SINIRLAR - Henry Cloud & John Townsend
  • Kill Me Heal Me - 2015 En İyi Kore Drama
Bumerang - Yazarkafe

Copyright © KALEM KUKLASI. Designed by KALEM KUKLASI